"Okuyan kişi ölmeden önce binlerce hayat yaşar, okumayan ise sadece bir."

21 Ocak 2014 Salı

Scott Westerfeld - Çirkinler

Büyük bir distopik roman hayranı olarak yaklaşık 6 ay önce bitirdiğim kitap 'Çirkinler'in bugün serisi olduğunu keşfettim. Aslında kitabın sonu zaten açık uçlu bitmişti, ancak çok aşırı bir hayranlık beslemediğim için -hatta küçücük hayranlık bile beslememiştim, iki günde okuyup bir kenara atmıştım desem yeridir- devamını da çok merak etmemiştim. Ancak itiraf etmeliyim ki yazarın üslubu çok hoşuma gitmişti, kurgu da gayet güzeldi aslında, sanırım benim çok uyum sağlayamayacağım bir döneme denk geldi bu roman.



Her neyse, kitabın serisinin devam ettiğini -hatta 3 kitap yazılmış, seri tamamlanmış, good morning sunshine- dün D&R'ın sitesinde dolaşırken keşfettim, sonrasında serinin devamıyla ilgili yerli yabancı bir çok yorum okudum ve o kadar çok olumlu eleştiri vardı ki kendi kendime "Ben aynı kitabı okuduğumdan emin miyim?" diye sorarak kütüphanemin ucunda köşesinde sıkışmış kitabı çıkardım (şaka, kütüphaneye bile koymamışım, çekmecede duruyormuş), aldım tekrar okumaya başladım. Açıkçası TFIOS ve Boş Koltuk'taki o realistik dünyadan sonra böyle distopik bir romana -üstelik daha önce okuduğum- geri dönüş yapmak biraz can sıkıcıydı, ama ilk 20 sayfadan sonra alıştırdım kendimi. Olaylar giderek kafamda birleşmeye başladığında, bazı cümleleri, hatta paragrafları atlaya atlaya 70 küsür sayfa okudum, sonra bıraktım. Sevmediğimden değil, sadece uykum gelmişti.

Kendime kızıyorum sevgili okuyucu. Böyle harika bir seriyi elden geçirip hak ettiği değeri ona göstermemiş olmama kızıyorum. Roman o kadar güzel ki, sanki ikinci defa değil ilk defa sindire sindire okuyorum. Akıcı, yazarın kendine özel tarzı çok hoş, daha önce okuduklarıma benzemiyor, adeta seni alıyor o basit ama acımasız distopyada yoğuruyor ve şekillendiriyor kurgusuna göre, içinde pişiriveriyor seni. Bunu fark eder etmez kararımı vermiştim zaten, sevgili sınıf arkadaşım yılbaşı çekilişinde bana birşey almaya üşenip D&R hediye kartı alması, kararımı almama da tuz biber oluverdi zaten. Bugün okuldan sonra gidip hemen diğer 3 kitabını da aldım, hata yapmadığıma eminim.

Şimdi izin verirsen bu önemsiz yorumumdan sonra biraz da konusundan bahsedeyim Çirkinler serisinin.

İncelemeyi okurken aklınız karışmasın diye bazı şeyleri açıklayayım: Çirkinler dediğim gibi distopik bir roman, yani bizimkinden farklı bir gelecekte geçiyor. Eski dünya, Paslı'ların -bunlar biziz- açgözlülüğü ve dikkatsizliği sonucunda yaşanan felakette mahvoluyor. Felaketten kurtulmayı başaranlar Paslı teknolojisinden oldukça ilerde, çevreye uyumlu ve doğaya zarar vermeyen  yepyeni yapılar kuruyorlar. Hatta o kadar ileri görüşlüler ki, Irkçılığı ve sadece güzelliğini/yakışıklılığını kullanarak öne çıkan insanları kaldırmak için herkesi güzelleştirme çabasına giriyorlar. Eğer herkes güzel olursa, kimse fiziksel görünümünden dolayı ezilmeyip, istedikleri gibi yaşayabilecek.  Esas kızımız Tally'nin yaşadığı şehirde 5 farklı bölüm var; Çirkinköy, Yeni-Güzel Şehri, Orta-Güzel Şehri, Geç-Güzel Şehri ve kimsenin var olduğuna inanmadığı Özel Durumlar (Bkz: District 13). 

Bütün çocuklar 12 yaşına kadar Sevimli kabul ediliyor ve aileleri ile birlikte yaşıyorlar. 12 yaşından sonra 16 olup güzelleşene kadar Çirkinköy'de bulunan yurtlarda yaşayıp, eğitim görüyorlar. 16 yaşına basıp güzelleştiklerinde Yeni-Güzel oluyorlar. Yeni-Güzeller şehrin onlara sunduğu her şeye sahipler. Eğlence kulelerinde sabahlara kadar parti yapıp istediğini içip gönüllerinden ne geçiyorsa ona sahip oluyorlar. Eğitim yokgeleceği düşünmek yok -yarın akşamki partide ne giysem acaba veya bu akşamdan kalmalığı hangi kokteylle gidersem düşüncelerini saymıyorum- ultra teknolojik şehirde zevki sefa içinde yaşıyorlar. Orta-Güzeller bir sonraki evre. Doktorlar, bilim adamları, öğretmenler vs. bu grubun içinde. Geç-Güzeller, yaşlılar ve emekliler grubu. Siz yaşlı dediğime bakmayın, şehirde yaşlı kimse yok zaten onlarda kendilerine Geç-Güzel diyorlar. Özel Durumlar'a değinmiyorum, zaten inananı da yok. Onlar sır.

16 yaşına basan herkesin estetik ameliyat olarak, toz pembe hayatlara sahip olan aptal güzellere dönüştürüldüğü bir dünyaya ayak basıyorsunuz ilk anlayacağınız. Esas kızımız Tally tabii ki de 16 yaşına basmaya yakın romanımız başlıyor, kendisinin tek hayali güzel olmak, yaşadığı Çirkinköy'den kurtulup Yeni-Güzel-Şehri'ne ulaşabilmek ve platonik aşkı Peris'le birlikte doyasıya eğlenmek. Tally'nin en yakın arkadaşı Shay ise daha asi olan bir diğer karakterimiz (bkz: Gale) ve aptal bir güzele dönüşmeye hiç niyeti yok. Shay Tally'ye köpükkafa (aptal-güzel) olmak istemeyen insanların kaçtığı gizli bir şehirden söz ediyor: Duman. Ancak bizim estetiksiz-burnunun dikine giden esas kızımız Tally, hayallerinden vazgeçmiyor ve Shay'le birlikte kaçmıyor. Bir süre sonra ameliyat günü geliyor ama tabii ki de hiçbir şey Tally'nin beklediği gibi toz pembe gelişmiyor, kendisi halkın çoğunluğunun bilmediği Özeller (korkunç güzeller, a.k.a. kıçımın güzelleri) tarafından bir tercih yapmak zorunda bırakılıyor: Ya en yakın arkadaşının kaçtığı şehri bulup ihbar edecek, ya da sonsuza kadar çirkin kalacak. Tally tercihini birinciden yana kullanıp Duman'a gidiyor, ancak oraya vardığında Güzeller hakkındaki korkunç ve acımasız gerçekleri öğreniyor ve geri dönmekten vazgeçiyor. Hikayemizde bir de özel mi özel bir kolyemiz var, ilk kitabın sonu tamamen ona bağlanıyor ancak o konuya çok değinmek istemiyorum zira kolyenin kendisi tamamiyle bir spoiler.

Çirkinler hakkında hatırladığım ve bulabildiğim ana hikaye bu şekilde gelişiyor. İlk kitabı dediğim gibi atlayarak çabucak bitirmeye çalışacağım, göremediğim yerleri bu sefer görebileyim ve hafızamı yenileyebileyim diye. Aslına bakarsanız her ne kadar basit bir distopik roman gibi dursa da öyle değil, gayet de yoruma ve tartışmaya açık, sert mesajlar veren bir kitap. Çirkinler'den sonra Güzeller'i bitirdiğimde uzuuun bir yorum yazacağım, yerden yere mi vururum göklere mi çıkarırım serinin devamını bilmiyorum ama üzerinde durması çok zevkli olacağa benziyor bu seri.