"Okuyan kişi ölmeden önce binlerce hayat yaşar, okumayan ise sadece bir."

29 Nisan 2014 Salı

İzmir Tüyap Kitap Fuarı - 2014: Alınanlar

Çook büyük bir heyecanla ve umutla beklediğim Tüyap geçen hafta Kültür Parkı'na sonunda ulaştı ve tabii ki, ben de soluğu orada aldım. Yaklaşık 2-3 aydır listesini yaptığım kitap listesinin %85'ini tamamlayabildim, burada da paylaşmak istiyorum. Kitaplar hakkında kısa bir not düşmeyeceğim ancak geneli için klasik ve distopik türlerde olduklarını ve her birinin dünyaca okunmaya değer kitaplar listesinde bulunduğunu söyleyebilirim. Bazıları benim özel ilgi alanlarıma ait, (NTV yayınları sağolsun) ancak diğerleri bana göre her lise-üniversite öğrencisinin okuması gereken nitelikte. 

23 Şubat 2014 Pazar

Haklı Çıkma Sanatı - Arthur Schopenhauer (Eristik Diyalektik)

Eristik Diyalektik, son zamanlarda okuduğum en ilginç kitaplardandı. Adının ilgi çekici ama
aynı zamanda biraz ürkütücü olması da geçen yılki Kitap Fuarı'nda satın almama vesile oldu, ayrıca iyi ki de almışım dedirtti. Adının cazibesinin yanı sıra, tam bir reality show tadında, okuması çok zor olmayan (yine de bazı cümleleri birkaç kere daha okumanıza neden olduğu da doğru) hatta can sıkıntısını gidermek için bile arada çerez gibi okunabilecek bir kitap. Kitabın adının açıklaması olarak Haklı Çıkma Sanatı diyebiliriz. Yazarımız ise pek karamsar, pek açık sözlü, harika bir satır arası reklamcısı ve belki de dünyanın nimetlerinden faydalanamamış olmanın yarattığı öfkeyle derin bir alt yapı eleştirisi çıkarmış, pek saldırgan filozofumuz üstat Schopenhauer.
Bilen bilir, bu filozof küçük yaştan (özellikle de annesinden) gördüğü sevgisizlikten ve istismardan dolayı "Kimseyi sevmeyeceksin! Hiçbir şey beklemeyeceksin! Kimseye karşı mahcup olmayacaksın!" gibi önerileriyle bir liste çıkararak, okuyanları "Bari ölelim, bu hayat yaşamaya değmez." gibi bir ruh haline sokmuş, hayattan bezdirmiştir. Ancak biraz uğraşıp, kitabın derinine dalarsanız, yazarın derin düşüncelerinin ardında aslında hayatla ve onun gerçekleriyle bariz bir şekilde dalga geçtiğini anlayabilirsiniz, benim bu kitabı okurken içinde olduğum durum da tam olarak böyleydi.

16 Şubat 2014 Pazar

Film Analizi: Catching Fire (2013)

Catching Fire -Ateşi Yakalamak-, kitap serisinde favorimdi, bu nedenle filme nasıl aktarılacağı konusunda bütün bir yıl boyunca beklerken endişe doluydum. CF, bana göre, olumlu anlamda çok karışık ve içinde çok önemli ayrıntıları bulunduran bir geçiş kitabıydı. Öyle bir geçiş kitabıydı ki siz bir geçiş kitabından non-action ve sıkıcılık beklerken tepetaklak edebilen bir ilkti. Bu yüzden, Gary Ross'un serinin ilk filmiyle çıkarttığı fiyaskodan sonra Francis'in CF'yle ilgili ne yapacağı konusunda hem heyecanlı, hem de endişeliydim.
Ancak beklentilerimin çok üstünde bir performans sergilemiş Francis, öyle ki gözle görülür (aynı zamanda biraz sinirlenmeme neden olan) birkaç hata dışında neredeyse kitapla aynı güzellikte bir eser ortaya koymuş. İlk filmde olduğu gibi, aksiyon sahnelerinde kamera gerilimi arttırmak için (?) gereksizce oynatılıp durulmamış, örneğin ilk filmde; Arena'daki yangın sahnesinin kan basıncımızı yükseltmesi gerekirken, hiçbir tepki veremememize neden olan, neredeyse rahatsız edici kamera açıları, bütün sesin kısılıp arka fona klasik müzik koyulması (ki sevmediğimden değil), ve Katniss'in çektiği o acının ekrana tam yansıtılamaması beni çok üzmüştü. Fakat CF'de Francis Gary Ross'dan çok daha üstün bir performans sergilemiş, az sonra bahsedeceğim hatalar dışında kitapla birebir olan ve ikinci filminin birincisinden daha güzel olduğu bir ilk çıkarmış, üstelik çoğu hayranın da hemfikir olduğu bir ilk bu.

15 Şubat 2014 Cumartesi

Başka Dillerden İlginç Kelimeler


Waldeinsamkeit (Almanca)
Ormanda tek başına, doğaya yakın ve yalnız olma hissi. 

13 Şubat 2014 Perşembe

Kısa Kısa #2


"Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? 
Haklısın. Belki de çok az.
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az.

Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. 

Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. 

O alfabeyle yazılmış on binlerce kelime ve yüz binlerce cümle var. 
Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.

Yan yana gelip de birlikte okunmak için.
Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. 
Senin ve benim gibi."
Hakan Günday - Az

9 Şubat 2014 Pazar

Kitap Yorumu: Eğer Yaşarsam - Gayle Forman

Eğer Yaşarsam bir genç-yetişkin romanı. 17 yaşındaki Mia'nın mükemmel bir hayatı vardır: sevgi dolu ve sanki biraz fazla hip bir aile, ünlü bir rock grubunda çalan/söyleyen aşırı muazzam bir sevgili, kafa dengi en-yakın arkadaş ve olağanüstü bir müzik yeteneği. Fakat ailecek arabayla seyahat ettikleri karlı bir sabah, bu kusursuz yaşam birkaç saniyede yanıp kül oluyor. Geçirdikleri trafik kazası annesini ve babasını öldürüyor, Mia'yı ise ölümle yaşam arasında bir nevi bıçak sırtında bırakıyor. Mia komaya giriyor, beyin hasarının ne miktarda olduğunu biz bilmiyoruz, ama Mia aynı zamanda ayakta, etrafında olup biten her şeyi, onu ziyarete gelen insanları, hemşireleri ve doktorları, kendisini bol bol izliyor ve bu sırada geçmişinde olan anılarla yüzleşmeye başlıyor. Kitabın türü fantastik değil aslında, ama kahramanımız yazar tarafından mantıklı bir açıklama getirilmeksizin (ve sonunda küçük bir açıklama da olmadan) böyle bir deneyim yaşıyor; bedenini dışarıdan görme, hatta bedeninden astral seyahat yapıyormuşçasına istediği zaman ayrılabilme ve hastanede dolaşabilme; ama diğer insanlarla bir etkileşime girmek, onlara görünebilmek veya somut dünyadaki herhangi bir şeyi etkilemek gibi bir kabiliyetinin olamaması. Ayrıca vermesi gereken bir karar var; bu trajediden sonra komaya tutunup hayata devam mı edecek, yoksa kendini inandığı (?) diğer dünyaya; annesiyle babasının kollarına mı atacak?

8 Şubat 2014 Cumartesi

En İyi 10 Yabancı Dizi

Not: Sıralandırma IMDb puanlarından, Emmy Ödülleri Criticslerinden ve son yıllardaki popüleritelerinden esinlenilerek oluşturulmuştur. Şahsi zevke dayalı hiçbir ekleme/değiştirme yoktur.

1. Breaking Bad (IMDb: 9,6)



Breaking Bad, ABD drama televizyon dizisidir. 50 yaşında, lisede kimya öğretmeni olan Walter White, maddi açıdan ailesinin gereksinimlerini karşılayabilmek için araba yıkamacısında ek iş yapmaktadır ancak bir süre sonra ileri derecede akciğer kanseri olduğunu ve çok kısa bir ömrünün kaldığını öğrenir. Dizide Walter White ailesine para bırakabilmek için, uyuşturucu yaptığını bir rastlantı sonucu öğrendiği eski öğrencisi Jesse Pinkman ile birlikte metamfetamin işine girer. Kimya konusunda çok başarılı işlere imza atmış öğretmen ile uyuşturucu piyasasını iyi bilen eski öğrencisi, yüksek kalitede ve saflıkta metamfetamin üreterek uyuşturucu ticaretine başlarlar. 

31 Ocak 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Lissa Price - Başlayanlar


Karşınızda sizi yüzlerce kez tepetaklak edecek muhteşem bir kitap: Başlayanlar.
Kitabın dünyasını kısaca anlatmam gerekirse, belirsiz bir gelecekte başlayan ve akıllıca kurgulanmış bir distopya diyebilirim. Genetik savaşın bütün yetişkinleri öldürmesiyle Dünya'da sadece gençler ve yaşlılar kalıyor. Başlayanlar, yani gençler, anne ve babalarını kaybettikleri için büyük bir yokluk içindeler. Sonlayanlar, yani yaşlılar ise, zenginliğin ve rahatlığın verdiği etkiyle koca bir kibrin içine sürüklenmişler. 
Kitap, Callie adındaki bir başlayanın, yani başkahramanımızın ağzından anlatılıyor. Callie'nin Tyler adında küçük bir kardeşi var, bir de Micheal, onunla yaşıt arkadaşı. Birlikte fakirliğe ve sokaktaki vahşi yaşama göğüs geriyorlar ve bunu gayet profesyonelce beceriyorlar. Ancak Tyler akciğer hastası, tıbbi desteğe ihtiyacı var ve Callie kardeşi için her şeyi yapmaya hazır. Böylece bir Beden Bankası olan Taze Hedefler'e gidiyor Callie. Kitabımız da buradan başlıyor zaten. Taze Hedefler, gönüllü gençlerin bedenlerini belirli bir süre için başka bir Sonlayanın bedenine aktaran, karşılığında yüklü bir miktar para veren bir banka. Callie kardeşi için, annesi ve babasından kalan o rahat ve mutlu hayatı da özlediği için teklifi kabul ediyor ve bedenini Helena adlı bir sonlayana bağışlıyor. Callie kiralama işleminden önce birsürü güzellik bakımından geçiyor, öyle güzel oluyor ki tanınmayacak hale geliyor.

29 Ocak 2014 Çarşamba

"Hadi Canım!" Dedirten Filmler

Sonunda sizi şöyle bir silkeleyen, tepetaklak eden, gerek finalindeki twistleriyle gerek oraya buraya serpiştirdikleri foreshadowinglerle sizi kendine hayran bırakan filmler her zaman favorilerim olmuşlardır. O son dakikalarda yaşadığım şaşkınlığın hazzı eşsizdir. Aranızda benim gibi bu hazzı tatmak isteyenler olabilir diye, böyle bir liste yaptım. Tamamen şahsi zevkime dayalıdır;

10- Se7en


28 Ocak 2014 Salı

Kısa Kısa #1



Ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır… Öldü.”
-Körlük, Jose Saramago

“Zaman, kumar masasında karşımızda oturan öteki kumarbazdır ve bütün kartlar onun elindedir, bizler ancak yaşam karşılığında o masadan bir şeyler kazanırız.”
-Körlük, Jose Saramago

“Suya sabuna dokunmayan, hata yapmamak için başkalarının hatalarından kopya çeken birer tembel ve asalağız biz. Boşuna uğraşıyoruz çünkü başkasının hayatından ders alamazsın. Ancak kendi hayatından ders alabilirsin.”
-Karışık Kaset

27 Ocak 2014 Pazartesi

En Sevilesi 10 Harry Potter Karakteri

Kitap serisi bitti. Film serisi bitti. Ama hala tadı damağımızda Harry Potter'ın. Çoğumuzun kalbinde çok ayrı bir yeri var, fantastik dünyanın kapılarını bize açan ilk eserlerden. Ben de oturdum düşündüm ve en sevdiğimiz (sevebileceğimiz - ihtimal) 10 karakteri listeledim. Tabii ki bu tamamen benim perspektifimden, sizin zevkleriniz çok farklı olabilir. 

10 - Molly Weasley


Kimse bu kadının mükemmelliğini inkar edemez herhalde. "Not my daughter, you bitch!"

24 Ocak 2014 Cuma

Kitap Yorumu: Scott Westerfeld - Güzeller

Çirkinleri bitirdikten hemen sonra serinin ikinci kitabına geçtim; Güzeller. Yaklaşık 2-3 günde bitirdim romanı, Westerfeld'in kolay ve akıcı dili hızlı bitirmeme yardımcı oldu. Serinin kitapları çok uzun değiller ve açık sözlü olmak gerekirse Güzeller'den o kadar da çok etkilenemedim, Çirkinler çok daha sağlam ve sert bir kitaptı.

Aynı diğer arkadaşları gibi bütün istediği güzel olmaktan ve kaygısız bir hayat yaşamaktan başka bir şey olmayan Tally Youngblood, sonunda dileğine kavuşuyor. Ne yazık ki dileğine ulaştığını sandığı an her şey elinde patlıyor, ameliyat olup diğer popüler ve güzel kültürün arasına karışmadan önce önüne iki seçim koyuluyor Tally'nin ve kendisi kararını arkadaşını ele vermekten yana kullanıyor.

23 Ocak 2014 Perşembe

Zombi Saldırısında Yapılması Gerekenler

Daha önce izlediğiniz bütün zombi filmlerini unutun, şimdi gerçeklerle yüzleşme vakti.

İşte olası bir zombi saldırısında yapmanız gereken şeyler;

1) Sokaklarda onlarca insanın koşuşturduğu zamanlar tehlikeli zamanlardır, onlarca insanın arasından mutlaka bir zombi kendine hedef edinir. Yerde yatan yan komşunuz bir anda ayaklanıp üzerinize saldırabilir. Onun için kalabalık bir coğrafyadaysanız en iyisi bütün perdeleri kapatıp, kapıları kilitleyip elinize bir bıçak almak ve kargaşa geçene kadar evdeki besinlerle idare etmektir. 


Kitap Yorumu: Cornelia Funke - Mürekkep Yürek

Okuduğunuz kitaptaki karakterlerin kendi dünyanıza gelebildiğini düşünün. Ne kadar muhteşem olurdu değil mi? Peki ya dünyanıza gelenler, kötü karakterler olursa?

Bu eserin yorumuna nereden başlamam gerektiğini inanın ben de bilmiyorum. Öncelikle bende bıraktığı etkiyi basit bir cümleyle aktarayım; fantastik kurguların çok büyük bir fanı değilim ve bu kitap LoTR - ASOIAF serilerinden sonra hayran kaldığım ilk fantastik kitap oldu. Şu an bu satırları yazarken içim içime sığmıyor, kitabın başlangıcından tutun finalindeki son cümleye kadar olan bütün olaylar o kadar mükemmel işlenmiş ki hangi kelimelerle tasvir edeceğime şaşırıyorum. Rahatlıkla söyleyebilirim; şu ana kadar okuduğum olay örgüsü en iyi gelişen kitaplar arasında çoktan tahtı oynatmaya başladı bile Mürekkep Yürek. Başladı diyorum çünkü diğer iki kitabını okuduktan sonra iyice karar vereceğim. İşin daha iyi yanı diğer kitaplar çok daha kalın, Mürekkep Yürek 550 sayfaydı, Mürekkep Dünya (ikinci) 650, Mürekkep Ölüm (üçüncü) 750 sayfa. Cornelia Funke bir deha, 550 sayfaya olaylara doyamayan bu kurgu zincirini mükemmel şekilde sarmalamış ve kendimi 750 sayfalık kurgusunun ne kadar baştan çıkarıcı olabileceğini düşünmekten alamıyorum.

Kitap Önerileri #2: Korku - Gerilim

Korku/Gerilim konusunda kitapları her zaman filmlerden çok daha başarılı bulurum. Aslında bu diğer bütün tarzlar için geçerli tabii ki, ancak korku ve gerilim, okurken beni en çok etkileyen tarzların başını çekebilir. Filmlerini de izlerken her ne kadar korksak da, kitaplar bütün olayı sizin hayal gücünüze bıraktığı için size göre oluşturulabilecek en korkunç atmosferi sunabiliyor. Sinemada bütün korku unsurları tamamen yönetmenin eline bırakılmış ve bize çizdikleri o sınırlamalarla izliyoruz, fakat kitaplarda elimizde tam olarak somut bir görüntü olmadığı için belki de bilinçaltımızda bizde en çok hasar verebilecek yerlere sürükleyebiliyoruz bu unsurları. Bu yüzden eğer canınız korkmak ve gerilmek istiyorsa, filmleri değil kitapları daha çok tercih etmenizi öneriyorum. Tabii filmi izlemek kitabı okumaktan daha az zahmetli ve ucuz, fakat kitabın yarattığı etki de paha biçilemez.

Bu başlığı açmadan önce Stephen King listeyi götürür zaten demiştim (biraz öyle oldu gerçi), ama şöyle küçük bir araştırma ve beyin fırtınası da yapınca çok daha korkunç, gözünüze uyku girmemesine neden olacak bir sürü şaheser olduğunu keşfettim. Bu listedeki eserlerin dışında da yine size Stephen King'in bütün romanlarını öneriyorum. Kendisi ve eserleri hakkında bir ara ayrı başlık açacağım zaten, şimdi listemize başlayalım;

21 Ocak 2014 Salı

Kitap Önerileri #1: Distopya Cenneti

Çoğumuzun Açlık Oyunları ile tanıştığı distopik romanları seviyorsanız, size önerebileceğim birkaç kitap olabilir.

1. Baş kahraman? 
"Erkek olsun." → James Dascher'dan Labirent Koşucusu
"Kız olsun." → Veronica Roth'dan Uyumsuz
"İkisi birden." → Marie Lu'dan Legend

     

Scott Westerfeld - Çirkinler

Büyük bir distopik roman hayranı olarak yaklaşık 6 ay önce bitirdiğim kitap 'Çirkinler'in bugün serisi olduğunu keşfettim. Aslında kitabın sonu zaten açık uçlu bitmişti, ancak çok aşırı bir hayranlık beslemediğim için -hatta küçücük hayranlık bile beslememiştim, iki günde okuyup bir kenara atmıştım desem yeridir- devamını da çok merak etmemiştim. Ancak itiraf etmeliyim ki yazarın üslubu çok hoşuma gitmişti, kurgu da gayet güzeldi aslında, sanırım benim çok uyum sağlayamayacağım bir döneme denk geldi bu roman.


20 Ocak 2014 Pazartesi

Hollywood Klişeleri #1

  1. Eğer iyi karakter ölüyorsa, mutlaka son sözleri anlamlı ve acıklı olur.
  2. Eğer iyi bir karakter gözü açık ölmüşse, onu tutan yakını/arkadaşı/sevgilisi gözlerini kapar, eğer kötü bir karakter ölmüşse, kimse kapatmaz, kamera gittikçe yaklaşarak ölen kötü karakteri çeker.
  3. Mutlu çiftlerin sabah kalktığında asla ağız kokusu, gözünde çapağı, dağınık saçları olmaz, hemen öpüşüp sevişebilirler.
  4. Karakterimiz bir konu hakkında bilgisayarda araştırma yapıyorsa, sadece klavyeyi kullanır ve ona asla bakmaz, ayrıca çok da hızlı kullanır. 
  5. Birisini oksijensiz bırakarak ya da kafasına darbe indirerek bayıltmak çok kolaydır. Kalıcı bir hasar da olmaz.

Kitap Yorumu: Boş Koltuk - J.K. Rowling

Kitap küçük bir kasabanın belediye meclis başkanı Barry Fairbrother’ın ölümüyle başlıyor. Boşalan koltuğu doldurmak için kasaba sakinleri kendi aralarında bir mücadele verirken çocukları da bu mücadeleden nasipleniyor. Bu esnada ortaya çıkan “Barry Fairbrother’ın Hayaleti” lakaplı biri koltuğun tüm adaylarının kirli çamaşırlarını kamuoyuna açıklamayı kendisine iş ediniyor. Böylece biz de işlerin çığrından çıkışına tanık oluyoruz.
Kitabı ilk çıktığı zamanlar koşa koşa gidip aldım, malum J.K. Rowling birçoğumuzun çocukluğunun yazarı, kahramanı. Harry Potter ve Felsefe Taşı’nı elime almamla tanıştığım, bu hayal gücü kocaman ve anlattığı hikayeye müthiş tatmin edici detaylı ve tamamlayıcı bir akademik arka plan kurma yeteneğine sahip kadına hastayım. Kitabı dün akşam elime aldım, bugün bitirdim. Bütün gün okulda yanımda taşıdım, bir dakika gözümü ayıramadım. 

19 Ocak 2014 Pazar

Pastel Boyayla Nasıl Resim Yapılır?


Henüz sevdiğimi yeni keşfettiğim bi' tarz pastel boya. Hepimiz çocukluğumuzda bu boyayı kullandık ancak profesyonel alanda kullanmak çok ayrıntı ve değişik teknikler gerektiriyor. Eğer ilginiz varsa, umarım hazırladığım bu küçük rehber size yardımcı olur.





1 Kağıdın üzerine kurşunkalemle, çizgileri açık renkte bırakarak soluk bir taslak çizilir. Gölgelendirme yapılmaz; ana hatlar ince ama belirgin olmalıdır.


Perks of Being A 'Wallpicture'


Bana bir kağıt verin, doldurabildiğim kadar doldururum, asla durduramazsınız. Bu övünülebilecek bir şey mi bilmiyorum ama, yazıp çizme hastasıyımdır. Fırçalarla çok çalışmayı sevmem ama kara-kalem ve pastel konusunda radikal takıntılarım olduğunu söyleyebilirim. Zaman geçtikçe daha fazla çalışmamı koyacağım bloğa, şimdilik sizi meşhur duvarımla tanıştırmak istiyorum. Meşhur dediğime bakmayın, sadece odama girip çıkabilen görüyor bunları neyse ki.


18 Ocak 2014 Cumartesi

En Rahatsız Edici Filmler #1


Sinema, bazen size karşı istediğinizden daha açık ve dürüst olmak isteyebilir. İşte bu uğurda daha gerçekçi, sert, çarpıcı ve vurucu olmaya çalışırken gerçeği eğip büken, sizi içten içe kemiren, fetheden, yaralayan, kimi zaman tiksindiren filmler karşınıza çıkabilir. Size ekrana, perdeye bakmak konusunda zorluklar yaratabilecek; bazen sizin ilginizi istismar edebilecek; gösterdiği vahşet ile stabil psikolojinizin ayarlarıyla oynayabilecek; izleyici düşmanı filmleri kişisel bir listede toparladım. Listeyi bir rahatsızlık paratoneri olarak da kullanabilirsiniz.


En Etkileyici 10 Replik


Bunlar da benim gözümden sinema tarihinin en etkileyici on repliğidir.
ATENŞIN. Sinema tarihi yüzlerce hatta belki binlerce güzel sözü ve alıntıyı sunmuştur bizlere, bu listeyi belki 500'e kadar uzatsam yine de gitmeye devam ederdi. Fakat o güzel anlamlı sözlerin yanı sıra bu sıralanmış 10 söz aklımda çok köklü bir yer edinmiştir, hoşlanmanız dileğiyle.


Kitap Yorumu: Jose Saramago - Körlük



Temel Konu

Körlük, arabasında kırmızı ışığın yeşile dönmesini bekleyen bir adamın aniden kör olmasıyla başlıyor. Gözlerine kara değil de beyaz bir perde iniyor adamın, bu tuhaf körlük aşırı derecede bulaşıcı. Adam yaşadıklarının şokuyla birinden yardım istiyor ve nazik bir yabancı adamın evine gitmesine yardımcı oluyor. Ama aslında o kadar da nazik değil, kendisi bir hırsız, adamın arabasını kaşla göz arasında çalıveriyor.